LET’S LEARN

Bu bölümde dergilerde vs. çok sık rastladığınız “Bunları Biliyor muydunuz?” oyununu oynayacağız. Tam olarak da oyun denemez aslında ama ismine oyun denilince eğlenceli olduğunu düşünür insan. Eh, ben de bu bölümde ilgi çekici, bazen güldürücü bazense düşündürücü, bilinmeyen şeyleri paylaşmak istiyorum.

 Eğlenerek, hep birlikte yepyeni şeyler öğrenelim istiyorum. Bir konu olduğunda bu ilginç şeyleri başka insanlarla da paylaşalım istiyorum.

 Çok şey mi istiyorum?? Bence hayır… 😀

İşte Let’s Learn diyerek,  hepinizden yeni şeyler bekleyerek bu yeni sayfamızı da açıyoruz!!!

————————————————————————————-

BÜYÜK BALIKLARIN KAYBI

Kanada’daki Dalhouse Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre okyanuslarda ve denizlerde ton balığı, kılıç balığı, morina balığı, tırpana balığı gibi büyük balıkların yalnızca %10′u yaşamını sürdürebiliyor.

Araştırmaya göre balıkçılık endüstrisi 10-15 yıla kadar balık topluluklarının büyük oranda azalmasına neden olacak.

1950′den beri balıkçılık endüstrisi okyanus ve denizlerde yaşayan büyük balıkların yaşamını tehtid ediyor. Bilim adamlarına göre bu sorunun çözümü basit. Balık türlerinin yaşaması için avlanma bölgelerinin sözleşmelerle belirlenmesi ve balıkçılık endüstrisinin bu sözleşmeye uyması gerekiyor.

————————————————————————————-

GÖRSEL ALGI

New York Rachester Üniversitesi’nden araştırmacıların yaptığı bir çalışmaya göre, bilgisayar oyunlarını oynamak görsel algıyla ilgili becerilerin gelişmesini sağlıyor.

Araba sürmeyi vs. konu alan oyunları altı ay boyunca haftada birkaç kez oynayan erkeklerin, bunu oynamayanlara göre görsel algı testlerinde daha başarılı oldukları görüldü. Bu oyunları oynayanlar hızlı hareket eden nesnelere hızlı tepki veriyorlar.

Bu tip oyunların pilotları, araba kulananları eğitme veya görsel algı becerileri zarar gören kişilerin tedavisinde kullanılabilineceği düşünülüyor.

————————————————————————————-

YAŞAYAN FOSİL

Ginko günümüzde yaşayan en eski ağaç olarak bilinir. Bu yüzden araştırmacılar onu yaşayan fosil olarak adlandırıyorlar.

Ginko aynı zamanda çok yavaş büyüyen ve uzun ömürlü bir ağaç. Doğal yaşam alanı Çin’deki ginkolar yüz yıldan yaşlı. Bu nedenle olsa gerek Çin halkı ginkoyu kutsal sayıyor.

Çeşitli kazılarda bulunan ginko fosilleri bu ağaçların 51 yıldır hiç değişmediğini gösterdi. 170 milyon yıl önce dinazorların yaşadığı dönemden kalma ginko fosilleri de var…

————————————————————————————-

DENİZ HIYARI

Bazı hayvanlar düşmanlarından kurtulmak için değişik yöntemlere başvururlar. Bunlardan biri de deniz hıyarı… Deniz hıyarı balıklardan ve öteki avcılardan kurtulmak için şaşırtıcı bir yöntem bulmuşlar.

Sosis şeklindeki bu hayvanlar çoğunlukla deniz tabanında kıvrılmış şekilde duruyorlar. Ancak biri saldırdığında yapışkan bir madde salgılıyorlar. Bu maddeye sarılan balık kurtulmaya çalışırken de deniz hıyarı oradan uzaklaşıyor.

Ancak bundan daha kötüsü de var. Deniz hıyarları bazen bütün midesini dışarı çıkartmak zorunda kalıyorlar. Ama bu ona zarar vermiyor. Birkaç hafta sonra midesini yenileyerek, yeniden sağlam bir mideye sahip oluyor.

————————————————————————————-

AKDENİZ’DE SADECE 350 TANE AKDENİZ FOKU KALMIŞ!

Akdeniz’de bu denizin sembolü olan Akdeniz foklarının sayısı gün geçtikçe azalıyor. Araştırmalara göre şu anda Akdeniz’de sadece 350 tane Akdeniz foku kalmış. Bir iç deniz olan Akdeniz’e 21 ülkenin kıyısı bulunuyor. Aslında bu ülkeler Akdeniz’in korunması konusunda anlaşmışlar. Ancak yine de Akdeniz, çevre bilinci yeterince gelişmeyenler tarafından kirletilmiş. Bunun sonucu olarak da foklar azalmış. Akdeniz’E kıyısı olan ülkelerin denizi kirletmeme konusunda daha dikkatli davranmaları gerekiyor.

————————————————————————————-

DAHA ÇOK KİTAP OKUMALIYIZ

Ülkemizde yeni bir kitap çıktığında bu kitaptan 2 bin ya da 3 bin civarında basılıyor. Komşumuz Azerbaycan’da ise bir kitap çıktığında yaklaşık 100 bin adet basılıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan her bir kişi yılda ortalama 100 dolarlık kitap alır. Ülkemizde ise bu rakam sadece 10 dolardır. Türkiye’de her yüz kişiden sadece 5 kişi kitap okuyor. Japonya’da ise yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye’de ise sadece 23 milyon…

————————————————————————————-

UZAY İSTASYONU

Uzaya ilk uçuşlar 1950′lerde başladı. O gün bugündür, uzaya gönderilen araçlar Dünya’dan kalkmaktadırlar. Fakat Dünya’dan kalkış biraz zor, biraz da pahalı. Onun için en iyisi Dünya’nın dışında bir istasyon kurup oradan Ay’a ve diğer gezegenlere gitmek.

Birçok ulusun katılımı ile şu anda Dünya’nın yörüngesinde bir istasyon yapılıyor. Dünya’dan bu istasyona sürekli malzeme taşınıyor. İstasyonu bitirmek için istasyona daha 28 tane uçuş yapmak gerekiyor. İstasyon tamamlandığında, gece gökyüzünde Ay’dan sonra görülebilen en parlak cisim olacak. Astronotlar ilk önce Dünya’dan istasyona, daha sonra oradan Ay’a ve diğer gezegenlere gidecekler.

————————————————————————————-

TEKERLEK (M.Ö. 3200-3500)

Bilim adamları tekerleğin icadını bir çok bilimsel gelişmenin başlangıcı kabul ederler. İlk tekerleğin bundan 5000 yıl önce yapıldığına inanılıyor. Bilinen en eski tekerlek ise bundan 55 asır önce Mezopotamya’da yapıldı. Tekerleği ilk icat edene çok teşekkür borçluyuz.

————————————————————————————-

Güzellik Uğruna Çin İşkencesi Ya da Sıfır Beden Çılgınlığı

Görünce insanın havsalası almıyor, inanası gelmiyor. Bir insan kendi kendine nasıl böyle bir işkence yapar anlamak gerçekten güç… Güzelleşmek, hoş görünmek adına dünya kadınlarının kendi kendilerine yaptıkları işkencelerden bahsediyoruz. İlkellik, geri kalmışlık, geri kafalılıkne derseniz deyin ama bu garabeti izah etmek oldukça zor. Ancak mesele güzellik meselesi olunca iş değişiyor anlaşılan. Çünkü mantık devre dışı kalabiliyor bu meselede! Çinli kadınların güzel görünmek adına ayaklarını demir cendereye sokmalarını yoksa nasıl izah edeceksiniz? Ya da Tayland’ın Mae Hong Son bölgesindeki “Zürafa” kadınların güzel görünmek adına hayatları boyunca boyunlarına taktıkları halkalarla yaşamalarını… Ancak bu garabetin erkeklere güzel görünmek adına yapıldığı gerçeğini görmek gerekiyor. Demir ayakkabılar ya da boyunlarına takılan halkalar bir anlamda erkeklerin baskısı sonucu ortaya çıkan bir modanın ürünü. Mantık dışılıkta bir ortaklık söz konusu anlayacağınız…

Demir ayakkabı ya da boyunlarına takılan halkalar ilkel bir geleneğin ya da kabile mantığının bir ürünü olarak görülebilir. Modern dünyanın, ilerici görüşlü kimi kadınlarının güzel görünmek adına katlandıkları Çinli ya da Taylandlı “zürafa” kadınların yaptıklarından pek de aşağı kalır tarafı yok aslında. Mesela, “sıfır bedene” inebilmek için ölümün dahi göze alınması çok mu izah edilebilinir bir meseledir?

(Genç Dergisi, Ocak 2008 sayı 16, Güneşin Doğduğu Yer – A. Yasin Demirci)

————————————————————————————-

Demir Ayakkabı Modası!

Geleneğin kökeni 10. yüzyılın ikinci yarısına dayanıyor. Tang hanedanına İmparator Li Yu’nun cariyelerinden biri altından yapılmış lotus çiçeği şeklinde bir platform üzerinde mücevherler arasında bir dans yapar. İmparator bundan çok etkilenince tüm saray kadınları arasında bir moda başlar. 3-5’li yaşlar arasındaki kızların ayak parmakları kırılır ve ipek sargılarla sarılır. Sonra demir ayakkabılar giyilir. Bu kızlar tek başlarına sokağa bile çıkamazlar. Bu yüzden iffeti temsil eden asil kadınlar olurlar. Böylece 20. yüzyılın başlarına kadar ayakları 7.62 cm’yi geçmeyen kadınlar aristokrat kesimin gözdeleri olurlar.

 (Genç Dergisi, Ocak 2008 sayı 16, Güneşin Doğduğu Yer – A. Yasin Demirci)

————————————————————————————-

 Ayın 11’i Korku Günü Oldu!

11 Eylül saldırılarının ardından “11” rakamının sırrına ilişkin pek çok ilginç tesadüfler medyaya yansımıştı. Saldırıların gerçekleştiği New Yowk City‘nin 11 harften oluşması , George Q. Bush’un 11 harfli ismi, New York’un ABD’nin 11.eyaleti oluşu, kulelere çarpan uçağın uçuş numarasının 11 oluşu, uçuş numarası 77 olan ve kuleye çarpan ikinci uçakta 65 yolcu bulunması (6+5=11)… listesi uzayıp gidiyor. Tüm bunlara tesadüf, tevafuk, rastlantı adı her neyse denebilir. Ancak tesadüf olmayan bir şey var o da artık ayların 11. günü dünyada korku günü olmaya başlaması.

11 Eylül 2001’deki saldırının ardından ayın 11’inden gerçekleştirilen saldırılar zincirine bir yenisi eklendi. Son saldırı bu sefer geçen ayın 11’inde Cezayir’de gerçekleşti: 72 ölü.

11 Nisan 2002 Tunus, intihar saldırısı sonucu 21 ölü.
11 Mart 2004 İspanya trenlere düzenlenen saldırı 191 ölü.
11 Nisan 2006 Pakistan, intihar saldırısı 57 ölü.
11 Eylül 2006 Hindistan, tren istasyonlarına düzenlenen saldırı, 183 ölü.
11 Nisan 2007 Cezayir, hükümet sokağına saldırı 30 ölü.
11 Eylül 2007 Cezayir, intihar saldırısı 10 ölü.
11 Aralık 2007 yine Cezayir, 72 ölü.

(Genç Dergisi, Ocak 2008 sayı 16, Güneşin Doğduğu Yer – A. Yasin Demirci)

————————————————————————————-

Golf ve Afganistan: İki Tezat Bir Arada

Golf, dünyanın en pahalı sporlarından biri. Sosyete sporu olarak da biliniyor. Afganistan ise dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Yıllardır süren savaş ve işgal nedeniyle Ortaçağ düzeyinde bir mali yapıya sahip ülke. Golf ve Afganistan. İki tezat kelimeyi bir araya getirmek gibi birşey. ABD ve BM’nin himmetleriyle bir imkansızlık başarıldı ve bu iki tezat bir araya getirildi. Afganistanlı Afdal Abdül ülkesi için oldukça önemli bir icraatta bulunarak kabil Golf Kulübü’nü işgal güçlerinin katkılarıyla faaliyete sokmuş. Yarı aç gezen Afgan halkına hizmet vermeye başlamış. Bir de darış ve huzur getirmek için Afganistan’a gelen (!) işgal güçlerinin ölüm ve sefaletten başka bir şey getirmediğinden bahsediliyordu. Gözünüze dizinize dursun denmez mi buna?! Adamlar yoksulluk ülkesine golf kulübü kurulmasına bile ön ayak oldular daha ne istiyorsunuz?

(Genç Dergisi, Ocak 2008 sayı 16, Güneşin Doğduğu Yer – A. Yasin Demirci)

————————————————————————————-
Mars’ta Kurumuş Sıcak Su Kaynağı İzleri

Bilim adamları, Kızıl Gezegen’in yörüngesinde iki yıldır dolaşan uzay aracı Mars Yörünge Fatihi’nin (Mars Reconnaissance Orbiter-MRO) gönderdiği so fotoğraflarda iki kurumuş sıcak su kaynağı tespit etti.

————————————————————————————-

Kablosuz Ayakkabı mı?

Teknolojik ayakkabı, kişisel verilerinizi kablosuz bir biçimde PC’ye aktarıyor.

ABD kökenli VectraSense Technologies firması Verb for Shoe adında, sahibinin kişisel verilerini kablosuz olarak PC’ye aktarabilen bir ayakkabı geliştirdi.

Massachusetts Institue of Technology’nin (MIT) bildirdiğine göre, kullanıcının bu iş için ayak parmaklarını ucu ile yere basması yeterli. Bunun dışında ayakkabı koşu temposuna ayak uydurabiliyor. Bu, ayakkabının tabanına yerleştirilmiş olan hava yastıklarının doldurulması ile gerçekleşiyor.

————————————————————————————-

Dünyanın En Büyük Plazma Televizyonu

İzleyenlerin her şeyi gerçek boyutlarında görebildikleri Panasonic şirketinin 150 inç (3,73 m) genişliğindeki dünyanın en büyük plazma televizyonu büyük ilgi gördü.

Las Vegas teknoloji fuarındaki en ilgi çeken yenilik, izleyenlerin her şeyi gerçek boyutlarında görebildikleri Panasonic şirketinin 150 inç (3,73 m) genişliğindeki dünyanın en büyük plazma televizyonu oldu.

Yaklaşık 2 metreye yakın yüksekliğiyle, en az 1 metre uzaktan izlenmesi gereken dev televizyonun, birçok oturma odası için uygun olmasa da yaklaşık 100 bin YTL’yi aşkın fiyatına rağmen tüm dünyada büyük ilgi görmesi bekleniyor.

————————————————————————————-

Güneşle Çalışan Masa

Güneş enerjisi ile çalışan masa, tüm elektronik cihazları kolayca şarj edebiliyor.

Güneş enerjisinin kullanım alanları gün geçtikçe genişliyor. Daha yüksek verimde çalışan güneş panelleri artık güneşten daha çok enerji elde etmemizi sağlıyor. İşte bu konseptle çalışan bir ofis masası: SOLo Lounge Table.

Intelligent Forms firması tarafından üretilen bu masa hem görsel olarak oldukça şık, hem de her türlü elektronik aletinizi şarj etmenize izin veriyor. Ayakları paslanmaz çelik, üstü ise sertleştirilmiş cam olan masada, camın altında saatte 73 kilowatt enerji üretebilen güneş panelleri bulunuyor. Üzerinde USB, araba çakmağı ve üçlü priz çıkışlar da bulunan masa, geceleri içindeki LED lambalar sayesinde yumuşak bir ışık saçıyor.

————————————————————————————-

 Dünya Gençliği Dindarlaşıyor!

Gençlerden bahsedilince genelde olumsuzluklar gündeme gelir. Gençlerle alakalı iç karartıcı haberlerin peşi sıra ‘ne olacak şu gençliğin hali?’ tarzındaki sorular pek revaç bulur büyüklerin sohbet meclislerinde. Ancak gençler adına olumlu haberler de çıkmıyor değil. Bunlardan biri de dünya gençliğinin günden güne daha dindarlaştığını gösteren bir anket. Alman Bertelsmann AG firması yaptığı araştırma ile oldukça çarpıcı sonuçlara ulaşmış.

21 ülkeden 21 bin gencin katıldığı araştırmanın sonuçlarına göre gençlerin yüzde 44’ü kendisini dindar olarak tanımlarken dinin gereklerini yerine getirdiklerini ve düzenli olarak ibadet ettiklerini aynı zamanda dinin günlük hayatlarını önemli ölçüde etkilediğini belirtmiş. Araştırma bölgelere göre gençlerin dindarlığının arttığını ya da azaldığını da gösteriyor. Örneğin Müslüman ve gelişen ülkelerde yaşayan gençler daha dindar.

Araştırma Nijerya ve Guatemala gibi gelişmekte olan ülkelerde yaşayan gençlerin yüzde 90’ının günde en az bir kere ibadet ettiğini Hindistan, Fas ve Türkiye gibi ülkelerdeyse her dört gençten üçünün aynı şeyi yaptığını ortaya koyuyor. Araştırma Fas’ta gençlerin üçünün aynı şeyi yaptığını ortaya koyuyor. Araştırma Türkiye ve Nijerya’da bu oranın yüzde 90, İsrail, Endonezya ve İtalya’da ise yüzde 80 olduğunu ortaya koyuyor.

(Genç Dergisi, Yil 2 Sayi 3 Ağustos 2008)

—————————————————————————

BBG’nin İslami Versiyonu

Bir dönem “Biri Bizi Gözetliyor” tarzında yarışma programları tüm dünyada pek revaçtaydı. Bu tarz programların ilk İslami versiyonu olan “Beytu’l Attar” geçen ay sonuçlandı. “Bidaye” diye bilinen Arap kanalında yer alan yarışmanın galibi S.Arabistan’dan bir yarışmacı oldu. Üç ay boyunca 14 saat canlı yayında kalan bir grup genç, bir takım bilgi yarışmaları, İslami hayat tarzına uygun geçirdikleri günler ve aktivitelere göre sms ve internet aracılığıyla izleyicilerden puanlar aldılar. Başarılı yarışmacılara her gün 50 Mısır Cüneyhi veriliyordu. Elemeler sonunda S. Arabistanlı Muhammed Es-Subhan 10 bin dolar ve Chekore marka bir araba kazandı. Ancak yarışma birincisi genç arabayı okul arkadaşına, 10 bin doları ise hayır kurumları ve yarışmadan hiç ödül alamayan arkadaşlarına bağışlayarak büyük bir jest yaptı.

————————————————————————————-

Kur’an Ayetleri Yazılı Tişörtlere İzin Yok

Kur’an ayetlerinin yazıldığı tişörtlere El-Ezher’den izin yok. İngiliz Müslüman bir gencin, İslam dinine karşı olan ön yargıları yıkmak, İslamın barış dini olduğunu mesajını vermek maksadıyla tişört ve aksesuarlar üzerine Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetleri yazmasından ilham alan Mısırlı giyim firmaları El-Ezher Üniversitesi fetva bölümünden almak istedi. “Böyle bir girişimi Kur’an-ı Kerim’in azametine yakışmayan, yanlış bir davranış” olarak niteleyen El-Ezher üniversite düşünce iyi olsa da buna cevaz verilemeyeceğini belirtti.

(Genç Dergisi, Yil 2 Sayi 3 Ağustos 2008)